Sevgi ve Dinlemek
- opkolektif
- 6 Eki
- 1 dakikada okunur
Sevgi çoğu zaman yalnızca bir kelime gibi görünse de, aslında ruhsal bir alan açma hâlidir. Gerçek sevgi, ötekinin varlığına kendi iç dünyamızda yer açabilme kapasitesidir ve bunun en yalın ifadesi dinlemektir.
Psikanalitik kuramda dinlemek, yalnızca sesleri işitmek değildir; karşımızdakinin arzularını, korkularını ve dile getiremediklerini de duymaya çalışmaktır. Ötekinin sesine kulak verirken kendi içimizde beliren sabırsızlık, öfke ya da savunmaları fark etmek de dinlemenin bir parçasıdır. Çünkü dinlemek, sadece diğeriyle değil, kendimizle de karşılaşmayı gerektirir.
Sevgi ilişkilerinde partneri dinlemek çoğu zaman kendi yaralarımıza temas eder. Sevdiğimiz kişinin anlatısı, çocukluk acılarımızın yankısını uyandırabilir; annemizden ya da babamızdan beklediğimiz ilgiyi hatırlatabilir. Bu nedenle birini gerçekten dinlemek, tahammül ve kendini tutabilme kapasitesi ister. Çünkü dinlemek, karşımızdakinin duygularına alan açarken, bizde uyanan duyguları bastırmadan ama onlarla boğuşmadan tutabilmeyi gerektirir.
Psikanalitik kuramda sevgi, ideal bir tamamlanma hâli değil; eksikliği kabul ederek ötekine yönelmektir. Partnerimizi dinlerken onu kurtarma, düzeltme ya da değiştirme arzusuna kapılmadan, kendi dünyasında var olmasına izin vermek sevginin sessiz dilidir. Çoğu zaman karşımızdaki kişi anlaşılmak için değil, yalnızca duyulmak için konuşur. Onu dinlemek, yaralarını kendi hızında sarmasına alan tanımaktır.