A Big Bold Beautiful Journey

Filmi romantik-fantastik bir kurgu olarak tanımlanabiliriz. Türkiye’de “Büyük, Güzel ve Cesur Bir Yolculuk” adıyla 2025 yılında vizyona girmiştir. Hikâye ve temasına yüzeyden bakıldığında, basit bir aşk anlatısı gibi görünür. Ancak anlatım biçimi ve kurgusal betimlemeleri, bu basitliğin içine yeniden okunabilir bir anlam gizler. Film, gerçek ile kurgu arasında belirsiz bir yolda ilerlerken, manzarayı karakterlerin geçmişi ve duygularıyla örer. Gerçeküstü ögelerin varlığına dair bir temellendirme sunmaz; ancak bu ögeler, anlatının önemli araçları olarak işlev görür. Yalnızca işlevleri gösterilerek, anlatıdaki araçsal konumları vurgulanır. Seyirciye kurgusal bir evren vaat etmezken, ayaklarını da bütünüyle gerçeğe dayandırmaz. Bu nedenle filmin, gerçek ile zihinsel olan arasındaki bir belirsizliği hedeflediği söylenebilir. İzlenen olaylar, dışsal bir yolculuktan çok, kurul(a)mayan bir diyaloğun görselleştirilmiş bir tezahürü olarak okunabilir.

Karakterlerin iletişiminde en sık tekrarlanan imge, boşlukta duran, önünde ya da arkasında bir yere bağlanmayan kapılardır. Kapılar bir yere açılmasa da, içlerinden geçen karakterler, birbirlerinin geçmişindeki bir mekâna ya da anıya yolculuk eder. İlişki, bu geçişlerde; zorlanmalar, beraberlik ve kırılmalar içinde yeniden inşa edilerek ilerler. Yakınlaşmaları yalnızca şimdide değil, geçmişe temas ettikleri anlarda görünür hâle gelir; çünkü geçmişin yıkıntılarını paylaşmak, bugünün çatışmalarında onları birbirine yaklaştırır. Her çatışma, geçmişin perspektifinden yeniden sahnelenen bir karşılaşma gibidir. Sonuçta yolculuk, lineer bir ilerleyişten çok, iki bireyin kendilerini ilişkilenmekten alıkoyan geçmiş çatışmalarını aşarak, bir ötekinin yansımasıyla uyum içinde var olmayı öğrenmelerine dönüşür.

Sonuç olarak film, romantik bir masalı doğrudan anlatmak yerine, ilişkilenmenin çoğu zaman uyumdan değil, çatışmaların dönüştürülmesinden doğduğunu ima eder. İnsanı değişen ve değişimi taşıyan bir konumda ele alarak, görselleştirilmiş bir diyalog izi bırakır. Böylece film, ilişki kurma mekaniğini bilgi arayışından uzaklaştırıp, duygulanımsal bir gözlemevine dönüştürür.